Balıkesir Masaj Salonu

Balıkesir Masaj Salonu

Her ne kadar İskoç soyadını daha ticari bir soyadıyla değiştirmiş olsa da, altı yüz yıllık bu geleneğe sırt çevirmek için Balıkesir Masaj Salonu geçerli, bir niçin görememişti. Bazı duvar ustaları bunu ahlaksız bir davranış olarak görmüş, bazıları bunun Şeytan’la meydana getirilen gizli saklı bir anlaşma olduğunu düşünmüşlerdi fakat çoğu bu icra ettiğina gülüp geçmişti.

Belki de hızla büyüyen Kristania kasabasında bu hikayenin bu kadar yayılmasını elde eden da bu gülüp geçenlerden biri olmuştu.

Grünerløkka’lı 1 bir at arabacısı, Värmlandlı bir kuzeniyle evlenmiş ve beraber Seilduksgata’da Andersen’in yapımına yardım etmiş olduğu bir apartmanda bir oda bir mutfak bir daireye taşınmışlardı.

Çiftin ilk çocuğu esmer, kahverengi gözlü ve kıvırcık saçlı doğma şanssızlığında bulunmuş.Anne ve baba sarışın ve mavi gözlü oldukları için – ve erkek de kıskanç yaradılışlı birisi olduğundan.

bir gece, geç vakitte karısının ellerini arkasından bağlayarak kilere indirmiş ve etrafına tuğlalar örmüştü. İki tuğla duvarın arasında sıkışıp kalmış olduğu yerden hanımın çığlıkları artık duyulmuyordu. Koca belki de havasız kalıp ölmesini istemişti, fakat tuğlaların arasından hava giriyordu. Ve zavallı kadın sonucunda dişleriyle duvara saldırmıştı.

Balıkesir Masaj Salonu

Bu yaptığı bir ihtimal işe yarayabilirdi çünkü İskoç duvar ustası beton karışımında kireçten tutum etmek için kan ve kıl kullanmış ve hanımın güçlü Värmland dişleriyle ufalanan gözenekli bir duvar ortaya çıkmıştı. Sadece, kadındaki yaşfakat arzusu gittikçe daha fazla harç ve tuğlayı ağzına almasına yol açmıştı. Nihayet bir süre sonrasında soluk borusunu kapatan kum,

çakıl taşı ve killi toprak parçalarını çiğnemek, yutmak veya tükürmekte aciz kalmış, yüzü morarmış, kalp atışı zayıflamış ve sonrasında nefes alıp verişi durmuştu.

Biroldukça insanın ölü diyeceği durumdaydı. Bir rivayete bakılırsa ise, domuz kanı ölen hanımı hâlâ yaşadığına inandırmış ve. Anında vücudunu saran iplerden kurtularak duvardan geçip yürümesini sağlamış. Grünerløkka’da birkaç ihtiyar gece geç vakit sokağa çıkan ve küçük çocukların kafasını kesen domuz kafalı hanımın öyküsünü çocukluklarından beri hatırlamaktaydılar. Buharlaşıp havaya karışmaması için bu yaratığın taze kan içmesi gerekiyordu.