Balıkesir Masaj Salonu Masöz Ebru
Balıkesir Masaj Salonu
kaynağı bulunduğunu da gösterir. Onlar olmasa, şahsibütünlük veyadürüstlüğe haiz olamayız. Balıkesir Masaj Salonu Görmüş olduğumüzden farklı bir
biçimde mevzuşur
ve davranırsak, bütünlüğümüzü koruyamayız. O
bileşik resimde,
koşullanma sonucu belirgin halde genç bir hanım
bulanyüzde 90’lık grupta yer alsaydınız, hiç kuşkusuz
sokağın karşı tarafına
geçmesine yardım etmeniz icap ettiğini
düşünmezdiniz. O hanımla
ilgili tutumunuzun ve ona karşı davranışlarınızın, onu
görüş
biçiminize uygun olması gerekirdi.
Bu, Kişilik Etiği’nin temel eksikliklerinden birini
açıkça ortaya
koyar. Dış davranış ve tutumları değiştirmeye
çalışmamız, o huyve tutumların kaynağı olan temel paradigmaları
incelememişsek,
Balıkesir Masaj Salonu
uzun solukta pek işe yaramayacaktır.
Bu algılama alıştırması ayrıca, paradigmalarımızın
öteki insanlarla
ilişkilerimizi ne kadar güçlü bir şekilde etkilediğini
de gösterir.
Her şeyi açıkça ve nesnel olarak gördüğümüzü
düşünürken,
yavaş yavaş başkalarının da onları eşit derecede alenive nesnel olan
kendi bakış açılarıyla farklı bir şekilde gördüklerini
anlamaya adım atarız.
“Ayakta durduğumuz yer, oturduğumuz yere bağlıdır.”
çoğumuz cisimleri oldukları gibi görmüş olduğumüzü, nesnel
olduğumuzu
düşünürüz. Oysa bu doğru değildir. Hepimiz dünyayı
olduğu şeklinde
değil, olduğumuz gibi görürüz; ya da nasıl görmeye
koşullanmışsak,
öyle. Görmüş olduklerimizi tarif etmek üzere ağzımızı
açtığımız anda, aslına bakarsak
kendimizi, idraklarımızı ve paradigmalarımızı tanımlarız.
Başkaları
bizimle aynı fikirde olmadıkları süre, derhal onlarda
bir
aksaklık olduğunu düşünürüz. Fakat alıştırmanın da
gösterdiği benzer biçimde,
kafaları çalışan samimi insanoğlu her şeyi farklı
görürler; hepsi de
kendine özgü deneyim merceğinden bakar.
Bu, olgular yoktur anlamına gelmez. O deneyde,
başlardakendilerini koşullandıran değişikresimlerden etkilenmiş
olan iki kişi,
üçüncü resme beraber bakarlar. Şimdi ikisi de, tıpatıp
aynı olgulara
–siyah çizgilere ve beyaz boşluklara– bakmaktadır ve
ikisi de bunların
birer olgu olduğunu kabul edecektir. Ancak her birinin
bu olguları
yorumlayış biçimı daha önceki deneyimleri yansıtır ve
olgular,
yorumlardan ayrı olarak hiçbir anlam taşımaz.
Temel paradigmalarımızın, haritalarımız ya da
varsayımlarımızın
ne kadar bilincinde olur ve kendi deneyimimizden ne
derece
etkilendiğimizi anlarsak, o paradigmaların
sorumluluğunu o kadar
fazla üstlenebiliriz. Onları inceler, gerçeklik
kıstaslarına gore sınar,